25 Kasım 2009 Çarşamba

Sonunda göbeğimizi gömdük.



Tam 1 yıldır çantamda boş bir selpak mendil poşetinin içinde 2 göbek bağı gezdirdim durdum. Biri Bengiş'in, diğeri 6 yaşındaki kuzeni Kağan'ın. Bu arada göbekleri gömmeyi planladığım yere belki 20 kere gittim ama her defasında çantamda göbeklerle eve geri döndüm. Sonunda geçen pazar, hadi göbekleri gömelim diye evden çıktık ve Boğaziçi Üniversitesi'ndeki saatli binanın karşısındaki ağacın dibine 2 göbeğimizi de gömdük. Göbeği nereye gömülürse oradan mezun olur demişler. Umarız ikisi de büyüyünce başarılı birer insan olurlar.

Emziği bıraktık!

Bengisu 1 yaşına girdikten sonra emziği bıraksak mı dememizle beraber emziği bırakmamız bir oldu. Aslında bu kararda Bengisu'nun hassas cildine sonunda emziğin de alerji yapması etkili oldu. Bu arada Bengisu hiç de emzik bağımlısı değilmiş onu anladık. Hatta öyle ki emzik bağımlısı olan bizlermiymişiz diye kendimize sormadan edemedik. Her ihtiyaç duyduğunda kolay yolu seçip ağzına emziği vermek olsa olsa ebeveyn alışkanlığı olur zaten. Şimdi biz bu alışkanlığı yendik. Sırada Bengisu'nun emerek ve sallanarak uyuma alışkanlığını yenmek var. Kolay gelsin hepimize...

18 Kasım 2009 Çarşamba

Makarnacı




Telefonu çalınca babası makarna tabağını sehpaya bırakıp telefonu açmaya gitmiş. O anı gözeten Bengisu da hemen tabağı devirmiş ve hüp hüp makarnaları yiyivermiş. Tabaktan biz yedirmeye çalışsak öyle iştahla yemez, yere dökülünce daha mı lezzetli oluyor ne :)

17 Kasım 2009 Salı

İlk yaşgünümüz








Bengisu ne zaman doğdu da ilk yaşgününü kutladık?.. İlk ne zaman kucağıma aldım, ilk kahkahasını ne zaman duydum, ilk ne zaman anne - baba dedi?.. Son 1 yılda yaşadığım o kadar çok mutluluk var ki, bunların hepsi 1 seneye mi sığdı inanmak mümkün değil. Bize göre kısacık 1 yıl; ona göre dünyayla, yaşamla ilgili milyon tane şey öğrendiği koskoca 1 yıl... Daha nice yıllara biricik kızım. Sevdiklerinle, sevenlerinle...

Çekmeyin lütfen!!

12 Kasım 2009 Perşembe

xcy??bn

Bengisu'nun telefonu eline alıp da orayı bırayı araması zaten olağan bir şeydi. Olağan olmayan geçen gün hiç de samimi olmayan bir tanıdığımızdan "xcy??bn bu ne?" şeklinde mesaj almamız oldu. Önce biz de anlam veremedik ama sonradan anladık ki bizim teknoloji kurdu miniğimiz sonunda sms göndermeyi de başarmış. Tuş kilidi, tuş kilidi!

Doğumgününe 5 kala hastalandık

2 gecedir nerdeyse uyku nedir unuttuk. Gece şiddetlenen öksürük, nefes aldırmaz derece tıkalı burun ve hır hır hırlayan göğüs. İşin kötüsü burun açıcı sprey ya da öksürük şurubu içirmek tam bir işkence. Eğer karnı birazcık doluysa öksürük şurubunun kokusu bile her şeyin dışarı çıkmasına neden oluyor. İlaçlarını içemeyince bizim minnoş da bir türlü iyileşemiyor. Dün götürdü babası doktora, doktoru alerjik bronşit olabilir demiş, ilaçlarını içsin cumartesi kontrole gelsin demiş. Zorla içirmeye çalışıyoruz ilaçlarını, bir an önce iyileşsin diye. Hasta hasta doğumgünü bebeği de olunmaz ki...

2 Kasım 2009 Pazartesi

Aç televizyonu kızım!

Bugünlerde bizim evde en çok söylenen söz "aç televizyonu kızım" olsa gerek. Ne seyredersek seyredelim, en heyecanlı yerinde bizim tırtıl gidip televizyonu kapatıyor. Yok diyelim televizyonun önüne engeller koyduk ulaşamasın diye bu sefer de kumandadan kapatıyor. Tamam biliyoruz, televizyon zararlı ama en heyecanlı yerinde kapatmak da olmaz ki?!

Uyurken kafası terleyen kız



Doğumgünü davetiyemiz